Hayata Ruh Üfleyen Kadınlar
Her gününü özenle, sevgiyle yaşayan ve hayata dokunan tüm kadınlara...

Bazı kadınlar vardır; hayatı aceleyle değil sakinlikle ve içsel bir huzurla yaşarlar. Gün ne kadar zor ve uzun olursa olsun, onlar yaşama zarifçe dokunur ve her anlarını bir ritüel gibi özenle yaşarlar. Onlar için hiçbir şey yalnızca bir “şey” değildir. İşlerine, yaşamlarına özenir ve kendilerine yatırım yaparlar. Hayatlarını küçük ve güzel şeylerle donatırlar. Renkler, sesler, kokular ve çevrelerindeki herşeyi ilham alacakları şekilde tasarlarlar. Küçük ama göze hoş gelen şeylerle yaşam alanlarına estetik dokunuşlar katarlar. Zevkli bir yaşam, her günlerine özen katmak onlar için yaşama tutkusunu ifade eder. Sahip olduklarını derinden severler.
Pazardan ucuz ve renkli bir kupa almıştır mesela onu çok sever. Çünkü o kupa, belki bir sabah gözyaşlarıyla içtiği çayın tanığıdır. Belki bir dost sohbetinin kahkahasını hâlâ içinde taşır. Yada pahalı özel tasarım bir kahve fincanıyla her kahvaltısına anlam katar. Evini, odasını renklerle, sanatla, müzikle ve sevgiyle doldurur. Maddiyat onun için önemli değildir. Kendi bütçesiyle yaşamını en güzel hale getirmeyi bilir ve sahip olduklarıyla derin ve anlamlı bağlar geliştirir.
Bu kadınlar için hayat, rastgele yaşanmaz. Kendine ait kuralları, sınırları vardır. Kendine ait mutlu bir dünyası vardır. O dünya kitaplarla, resimlerle, bilgiyle ve güzellikle doludur. Sessiz ama içten içe coşkuludur. Ruhlarındaki sakinlik ve masumiyetle ile varoluşları anlam bulur. Onlar sofralarını özene bezene kurar. Kalkarken yatağını düzeltirken sadece çarşafı değil, kendi iç dünyasını da düzenler. Her yeni günde özenle bezenirler, süslenirler bu onlar için yeniden hayat bulmanın bir yoludur. Aynaya bakarken kendi güzelliğinde anlam bulurlar. Bir elbise seçerken "Bu bana yakışır mı?" değil, "Bu bugün hissettiklerimi anlatır mı?" diye düşünür. Ruhlarıyla en uyumlu tonda renkleri giyinirler. Kokuları, stilleri, seçimleri ruhları uyumlu olduğu için her daim güzel görünürler.
Evleri lüksün bağırdığı bir müze gibi değil , sakin ama küçük dokunuşlarla anlam bulmuş bir harikalar diyarı gibidir. Renklerin, anıların, neşenin ve anlamın ruh bulmuş halidir. Yaratıcı bir ruhun dokunduğu bellidir. Hani derler ya kadın eli değmiş gibi işte tam olarak öyledir. Mutfakta sıcacık bir dilim tarçınlı portakallı kek kokusu ve meyveli oda parfümü kokusu birbirine karışmış olabilir. Perdeleri beyazın en masum tonunda, eşyaları çoğunlukla vintage, pembelerin ve gül kurusunun en pastel tonlarıyla, yapay çiçeklerle adeta masalsı bir şatoyu andırır. Zamanın durduğu bir yeri anımsatır. Vitrinlerinde raflarında binbir hatıra gizlidir.
Özenle yaşadıkları her halinden belli olan bu kadınlar, kimi zaman kendine bir çiçek alır ; sadece güzel dursun diye değil, yaşadığını yeniden hatırlamak için. Şık bir defterine yaşamla ilgili notlar alır. Yazılarında anlamı yeniden yaratır. Her cümlede yenilik, her cümlede içsel bir yükseliş vardır. çünkü her satırda, kendinden bir versiyonu yeniden hayat bulur.
Bu kadınlar zamanı büyüye dönüştürür. Sade ama anılarla dolu dolaplarında geçmişin hikâyeleriyle buluşurlar. Annelerinden kalan tatlı bir elbiseyi, belki gençliğinden kalan bir tokayı saklarlar. Onlar için bu küçük eşyalar, sadece nesneler değil; zamanın küçük kalp atışlarıdır.
Eşyalarına özen göstermeleri, kendilerine duydukları sevginin bir yansımasıdır. Makyaj masalarını düzenlerken aslında iç dünyalarında dengelenirler. Evlerini temizlerken ruhları da arınır sanki. Kendilerine bakım yaparken dünya da onlarla güzelleşir bir anda. Sıktıkları mis gibi kokularla yaşamları yeniden tazelenir. Bir fincan kahvenin kokusunda huzuru bulurlar. Hayatlarını küçük şeylerin güzellikleriyle beslerler. Eşsiz bir uyumla varolurlar adeta. Kendi saçlarını taramak bile içsel bir dönüşümdür onlar için. Onlar yaşamı ve kendilerini sakince dönüştürürler. Hayatın yorgun karmaşasından sıyrılıp, özlerine dönerler. Çünkü bilirler ki güzellik, küçük anlardaki anlamda saklıdır.
Özenli kadınlar… Hayata ruh üfleyen kadınlardır. Karmaşık bir evi özenli bir yuva haline getirirler. Küçük malzemelerle, leziz yemekler ortaya çıkarırlar. İçlerindeki sevgiyi ve aşkı yaşamlarına aktarırlar. Onlar, sessiz bir zarafetin taşıyıcısıdır. Kalabalıklarda kaybolmazlar, çünkü kendi içlerinde bir dünya kurmuşlardır. Her eşyayla konuşurlar adeta; bir çanta, bir ajanda, bir fular, bir not defteri yada bir saksı çiçeği… Hepsi onların hikâyesinin bir parçasıdır.
Onların yaşamı, başkalarına da ilham olur. Lüks ve pahalı olanın gürültüsü onların yanında duyulmaz bile. Onlar bilgiyle, kültürle, zerafetle, özenle her anı kutsarlar. Onlar yaşamlarına derinden bir şükran duyarlar ve küçük şeyleri sessizce kutlarlar. Onlara bakan biri, “Ben de hayatımı böyle sevgiyle, özenle yaşamak istiyorum,” der. Çünkü onların varlığı bile bir davettir: Yavaşla, Hisset. Değer ver. Ve sev...